Emirgan’ın Tatlı Suyu | SSM
Haberler ve Blog
Makale

Emirgan’ın Tatlı Suyu

03 Kasım 2025
Emirgan’ın Tatlı Suyu

İstanbul, Karadeniz’i Marmara’ya bağlayan Boğaz üzerindeki konumuyla, sadece iki denizi değil, Avrupa ve Asya kıtalarını da buluşturan kadim bir şehirdir. Siyasi ve ticari açıdan stratejik önemiyle tarih boyunca pek çok kuşatma yaşamış; artan nüfusuyla birlikte güvenilir su kaynaklarına duyulan ihtiyaç da artmıştır. Bu ihtiyaç, şehrin mimarisini ve altyapısını doğrudan şekillendirmiştir. İstanbul’un çevresinde doğal göl ve nehir gibi tatlı su kaynakları bulunmadığından, su temini için sarnıçlar, kemerler, bentler ve isale hatları (su kaynağından yerleşim alanına su taşıyan kanal veya boru sistemleri) inşa edilmiştir.

Roma döneminde Hadrianus (MS 76-138) tarafından başlatıldığı düşünülen Valens (Bozdoğan) Kemeri bunlardan biri olup Trakya’daki suyu İstanbul’a taşımıştır. Bizans döneminde ise, Yerebatan ve Binbirdirek gibi kapalı sarnıçlar inşa edilmiştir. Osmanlı döneminde, Belgrad Ormanları’ndan toplanan suyu şehre ulaştıran Kırkçeşme suları, Mimar Sinan’ın (ö. 1588) tasarladığı en önemli su yolları arasındadır. İstanbul’un en büyük maksemi olan Eğrikapı Maksemi de yine Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. “Savaklar Kubbesi” olarak da bilinen bu yapı, Kırkçeşme su yollarının başlıca dağıtım merkezidir. Gelen suyun çeşitli yönlere aktarılmasını sağlar. Bunlar, İstanbul’un farklı dönemlerde inşa edilen su yapılarından yalnızca birkaçıdır.

Osmanlı döneminde, zamanla vakıf kültürünün etkisiyle hayır amaçlı yapılan çeşme ve sebiller, halkın su ihtiyacının karşılanmasının yanı sıra, kentsel estetiğe de katkı sağlamıştır. Ancak 19. yüzyılda İstanbul’da şehirleşmenin dönüşüm geçirmesiyle, mevcut su kaynakları yetersiz kalmaya başlamıştır. Nüfusun çoğalması ve şehirleşmenin getirdiği ihtiyaçlar, Tanzimat sonrası dönemde modern su dağıtım şebekelerinin kurulmasını zorunlu hale getirmiştir. Şehir büyüdükçe, suya dair çözümlerin de daha kapsamlı hale geldiği anlaşılır.

Artan ihtiyaç üzerine, Sultan Abdülaziz döneminde (h. 1861–1876) somut adımlar atılmıştır. Diplomatik amaçla Avrupa’yı ziyaret eden ilk Osmanlı padişahı olan Abdülaziz, 1867’deki Fransa seyahati sırasında Paris’te Baron Haussmann (ö. 1891) ile, Terkos Gölü’nden İstanbul’a pompalı sistemle su getirilmesi fikrini görüşmüştür. Dönüşünün ardından konuya ilişkin etüt çalışmaları başlatılmış ve bu amaçla iki ayrı uzman heyet oluşturulmuştur. Yapılan incelemelerin olumlu sonuçlanması üzerine, 1874’te İstanbul’un ilk belediye başkanı Kamil Bey (ö. 1879) ile mühendis Ternau Bey’e, Terkos Gölü’nden İstanbul’a su isalesi için 40 yıl süreli imtiyaz verilmiştir. Ancak bu imtiyaz, 1882’de yabancı bir anonim şirkete devredilmiştir. Fransız sermayesiyle kurulan ve “Dersaadet Su Şirketi/Compagnie des Eaux de Constantinople” adıyla faaliyet gösteren kurum, günümüzde “İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) adını almıştır.

Modern su şebekelerinin kurulmasıyla birlikte su dağıtımı ticarileşmiş; bu tür kaynaklardan alınan sular, fiskal pullar ve kurşun mühürlerle kontrol altına alınmıştır. Fiskal pullar; devlet daireleri, yarı resmî kurumlar veya ilgili özel kuruluşlar tarafından, yapılan ödemenin belgelendirilmesi amacıyla basılmıştır. Görevlinin tahsil ettiği parayı şahsına kullanmasını engellemeyi hedefler. Bu pullar, görevliye sayılarak teslim edilir ve kaydı tutulur. Görevli de belgeler üzerine yapıştırdığı pulların karşılığında aldığı tutarı kuruma aktarmakla yükümlüdür. Satılmayan pullar ise kuruma iade edilmek zorundadır. Satışı yapılan bir pul, tekrar kullanımını önlemek amacıyla belgeye yapıştırıldıktan sonra damgalanarak veya imzalanarak iptal edilir.

İstanbul’un meşhur kaynak suları arasında Çırçır, Hünkâr, İmrahor, Kara Kulak, Kayış Dağı ve Taşdelen başta gelir. Bunlardan bir diğeri ise Emirgan’ın da su ihtiyacını karşılayan Kanlıkavak suyudur. Zincirlikuyu-Maslak yolu üzerindeki Baltalimanı vadisine inen dere yatağının sağında bulunur. Günümüzde Kanlıkavak suyu aktif olarak kullanılmasa da izleri hem arşiv belgelerinde hem de bölgedeki mimari yapılarda görülür. Emirgan Arşivi’nde bulunan, Osmanlıca, Rumca, Ermenice ve Fransızca dillerinde “Kanlıkavak” yazılı fiskal pullar — yani su dağıtımını belgelemek ve denetlemek amacıyla kullanılan resmi damgalar — bu suyun ulaştığı toplumun kültürel çeşitliliğini gösterir.resim_1Arşivde yer alan dört adet kurşun mühürde ise, “Kanlıkavak” kelimesinin harfleri görülür. Bu mühürler, Osmanlı İstanbul’undaki kaynak suyunun tedarikinin denetiminde kullanılan somut belgelerdir.resim_1

Dönemin su altyapısını belgeleyen fotoğraflar da Emirgan Arşivi’nde yer almaktadır. 1883-1912 yılları arasında Dersaadet Su Şirketi’nde müdürlük yapan Fransız mühendis Léon Séllié’nin (1850-1912) çektiği tahmin edilen yirmi altı fotoğraf bulunmaktadır. Şirketin faaliyetlerinde önemli bir rol üstlenen Séllié’nin ünvanı, 1889–1890 Şark Ticaret Yıllığı’nda da direktör olarak geçmektedir. İstanbul’a gelerek kentin su altyapısının geliştirilmesine katkıda bulunan Séllié, 1912’deki ani ölümüne kadar burada yaşamıştır. Kitap ve fotoğraf meraklısı olan mühendis, ardında İstanbul’a dair çok sayıda fotoğraf ve yazılı belgeden oluşan bir arşiv bırakmıştır.

Bu fotoğraflardan birinin kenarında, Kanlıkavak suyunun da tutulduğu Boyacıköy su havuzunun —bir filtre istasyonu— bulunduğuna dair bir not yazılıdır: “Été de 1899 à Boyadjikoi, sur le Bosphore”; “Rachel, Robert et Gilberte sur la plate-forme du reservoir”; Türkçesiyle, “1899 yazı, Boğaziçi’nde Boyacıköy; Rachel, Robert ve Gilberte su havuzunun önünde.” Fotoğraf, söz konusu havuzun ailenin Boyacıköy’deki evlerinin bahçesinde yer aldığını gösterir. Suyun muhafazası ve dağıtımı için inşa edilen bu havuzlar hem mimari hem de altyapı açısından İstanbul’un su sistemi tarihinde önemli bir yere sahiptir. Ayrıca Boyacıköy’deki havuzun varlığı, Osmanlı Arşiv belgelerinde de geçmektedir (Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi BEO. 685. 51371).
resim_1

Gündelik yaşamla doğrudan ilişkili sokak çeşmeleri de, hayır amacıyla inşa edilmiş işlevsel ve estetik yapılardır. Semtin su kültürünü simgeleyen sekizgen planlı Emirgan Çeşmesi, Sultan I. Abdülhamid (h. 1774-1789) tarafından erken yaşta vefat eden oğlu Şehzade Mehmed ve onun annesi Valide Hümâşah Hatun adına yaptırılmıştır. Arşivde yer alan bir fotoğrafta, bir kız çocuğu bu çeşmeden su içerken görülür. Çeşmenin kitabesinde, ‘Kanlıkavak’ ismi açıkça yazmasa da çeşmenin saf ve taze bir memba suyuna bağlı olduğu ilk dizeden anlaşılır: Güzide menba’-cûyu atâ ser-çeşme-i ihsan / Sehab-ı atifet zıllı-i zalil-I / Hâlik-i Zül-men Şehinşah-ı cihan Abdülhamid Han-ı adaletkâr / Olur vasfı cemilinde zeban-ı nâtıkaa elken.

resim_1Roma, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde su kaynaklarının kullanımı, siyasi ve toplumsal gereksinimlerin karşılanmasının ötesinde, farklı kültürlerin estetik anlayışlarını da yansıtmıştır. Emirgan’ın su kültürü, hem mimari izler hem de arşiv belgeleri aracılığıyla takip edilebilir. Sakıp Sabancı Müzesi’nin Emirgan Arşivi’nde yer alan fotoğraf ve belgeler, semtin su kültürünün hafızasını oluşturarak kültürel mirasın devamlılığını ortaya koyar.

Daha Fazla

Topkapı Sarayı’nın Yemiş Odası: Saray Duvarlarından Kitap Sayfalarına

Makale

01 Temmuz 2025

Topkapı Sarayı’nın Yemiş Odası: Saray Duvarlarından Kitap Sayfalarına


Etiketler
#Hat #Kıta#Eser #SSMKoleksiyonu#Resim#HalilPaşa#Halayık#YıldızParkı