şakayıklar ve kadın

Nazmi Ziya Güran (1881-1937)

Saraylı Hanımlar

Müzede deneyimlemek için 

 

 

Müze dışında deneyimlemek için

Müzede - Sesli Rehber Metni

Bu anda gerçekten rahat mısın? Eseri incelemeden evvel, bedeninin ihtiyacını dinleyerek ayakta durabilir, hareket edebilir veya eserin hemen önünde duran banka oturabilirsin. Eğer ayakta durmayı tercih ettiysen, eserde en fazla dikkatini çeken noktanın önünde durabilirsin. 

Sergideki diğer tablolara kıyasla eserin çok büyük olması nasıl bir etki bırakıyor? Farklı açılardan esere baktığında dikkatini çeken neler var? 

Kullanılan soluk renkler sanki bir rüya gibi gerçekdışılık hissini arttırıyor. Gözüne neler çarpıyor? 

Suyun sesini duy, kanat çırpan kuşların hareketini hisset. Kuş, sende hangi duyguları harekete geçiriyor? Uçan beyaz kuşun ifade ettiği şey ne olabilir? 

Şimdi odağını yavaşça ortada duran üç kadına çevirebilirsin. Hayal gücünü kullanarak bu kadınların resmedildiği ana dair bir hikâye yaratabilir misin? Peki sarayın bahçesine günün hangi saatinde çıkmışlar? Kıyafetleri, aksesuarları onlarla ilgili sana ne söylüyor? Peki aylardan hangi ay, haftanın hangi günü? Ne konuşuyorlar ve ne yapmayı arzu ediyorlar? Ya yüz ifadeleri? İsimleri? 

Şimdi yavaşça resimden ve yarattığın hikâyeden uzaklaşarak bulunduğun mekâna, bedenine ve nefesine geri gelebilirsin. 

Hazırsan devam edebiliriz.
 

Müze Dışında - Sesli Rehber Metni

Gözlerin açık olsun ve izin ver içinde bulunduğun odada serbestçe dolaşsın. Etrafında neler var? Gördüklerin arasında mıknatıs gibi çekildiğin bir nesne var mı? Elinde tutabilirsen, onu nazikçe avuçlarının içine alabilir veya dikkatle olduğu yerde ona bakabilirsin. Nasıl bir dokusu var? Kokusu var mı? Parmaklarını üzerinde gezdirdiğinde bir ses çıkıyor mu? Fark et. Hazır hissettiğinde bu yolculukta sana eşlik etmesi için onu bir kenara bırakabilirsin. 

Nazmi Ziya Güran’ın Saraylı Hanımlar tablosuna bakıyorsun. Esere baktığında dikkatini ilk olarak çeken neler var? 

Kullanılan soluk renkler, sanki bir rüya gibi, gerçekdışılık hissini arttırıyor. Gözüne neler çarpıyor? 

Suyun sesini duy, kanat çırpan kuşların hareketini hisset. Kuş, sende hangi duyguları harekete geçiriyor? Uçan beyaz kuşun ifade ettiği şey ne olabilir? 

Şimdi odağını, yavaşça ortada duran üç kadına çevirebilirsin. Hayal gücünü kullanarak bu kadınların resmedildiği ana dair bir hikâye yaratabilir misin? Peki sarayın bahçesine günün hangi saatinde çıkmışlar? Kıyafetleri, aksesuarları onlarla ilgili sana ne söylüyor? Peki aylardan hangi ay, haftanın hangi günü? Ne konuşuyorlar ve ne yapmayı arzu ediyorlar? Ya yüz ifadeleri? İsimleri? 

Şimdi yavaşça resimden ve yarattığın hikâyeden uzaklaşarak, bulunduğun mekâna, bedenine ve nefesine geri gelebilirsin. 

Hazırsan, devam edebiliriz.
 

Esere Dair

Paris’teki Académie Julian’da, Jean-Paul Laurens’ın atölyesinde çalışan Nazmi Ziya Güran, İzlenimcilik akımının Türkiye’deki önemli temsilcilerindendir. Saraylı Hanımlar ise, sanatçının çoğunlukla İzlenimci tarzda betimlediği İstanbul manzaralarından oldukça farklıdır. Hem üslubu hem de sanatçının diğer tablolarına kıyasla daha büyük olan boyutları, bu tablonun sipariş üzerine yapılmış olabileceğini düşündürür. 

Nazmi Ziya, bu eserinde masalsı bir sahneyi ele almıştır. Büyük bir bahçenin içindeki fıskiyeli çeşmenin önünde saraylı kıyafetleriyle betimlenmiş üç kadın, etraflarında uçuşan beyaz kuşlara bakmaktadır. Bahçenin sınırlarının surlarla çevrili oluşu, mekânın bir saraya ait olabileceği hissini yaratır. Sanatçının fırça darbeleri ve renk paleti sayesinde bu figürler adeta bir sisin ardındaymış gibi gözükmektedir. Kadınların duruşlarındaki zarafet ve dalgın ifadeleri dikkat çekicidir. 

Saraylı Hanımlar, konusu, üslubu ve anıtsal boyutları ile, 19. yüzyılın sonunda Natüralizme karşı Avrupa’da ortaya çıkan Sembolizm akımının izlerini taşımaktadır. Sembolist ressamlar, Gerçekçilik ve İzlenimciliğin dünyayı objektif, neredeyse bilimsel bir biçimde betimleme güdüsünün aksine, sanatın bir duyguyu ya da fikri yansıtması gerektiğine inanmıştır. Sembolist ressamların aşk, korku, acı, ölüm ve arzu gibi evrensel duyguları işlerken tercih ettikleri başlıca imge, hayalperest genç kadınlar olmuştur. Eserlerine ruhani bir değer katmak isteyen Sembolizmin öncüleri, kurgusal hayal dünyalarını İncil’den ve Yunan mitolojisinden gizemli figürlerle doldurmuştur. Nazmi Ziya ise bu resminde ilham kaynağı olarak Osmanlı saray hayatını ele almıştır. Dönemin Avrupalı Oryantalistlerinin aksine, bir Osmanlı ressamı olarak saray imgesini egzotizm ve erotizmden uzak bir şekilde betimlemiştir. 

Fransız ressam Pierre Puvis de Chavannes’ın (1824-1898) izinde Sembolistler, sıklıkla geniş fırça darbelerini ve soyut formları tercih etmişlerdir. Nazmi Ziya’nın bu eseri de teması ve boyutu itibariyle Puvis de Chavannes’ın eserlerini anımsatır. Genç sanatçının Paris’teki eğitimi sırasında, Puvis de Chavannes’ın 1874’te, daha sonra Panthéon olarak bilinecek Azize Genevieve Kilisesi için yaptığı fresk dizisini, ya da Sorbonne’daki Grand Amphithêatre’daki eserlerini görmüş olması muhtemeldir. 19. yüzyılda Hollanda asıllı ressam Lawrence Alma-Tadema (1836-1912), benzer bir biçimde bir rüya alemini andıran Antik Çağ sahnelerini ve anıtsal figürleri betimleyerek Avrupalı Sembolistlerle ilişkilendirilmiştir. Nazmi Ziya’nın bu tablosu aynı zamanda, 1914 Kuşağı’ndan çağdaşı olan Hüseyin Avni Lifij (1886-1927) tarafından, Abdülmecid Efendi’nin Bağlarbaşı’ndaki köşkünün çeşme başına yapılan freskle benzerlik gösterir. Aşk Çeşmesi ismiyle anılan bu eserde Lifij, sembolist bir yaklaşımla Nazmi Ziya’nın Saraylı Hanımlar’ı gibi bir çeşmenin etrafında duran dalgın kadın figürlerini ele almıştır

.