şakayıklar ve kadın

Abidin Dino (1913-1993)

Otoportre

Müzede deneyimlemek için

 

 

 

Müze dışında deneyimlemek için

Müzede - Sesli Rehber Metni

Şimdi, ayaklarının yerle temasını fark et. Her nefesinde yere daha da sabitleniyor ve kökleniyorsun. 

Galeri mekânında farkındalık deneyimine eşlik eden son eserle karşı karşıyasın. Geriye dönüp baktığında, sergi alanına girdiğin andan beri katettiğin yolculuğu düşün. Gözlerini kapat ve bu yolculuğu, tıpkı hızlandırılmış bir film gibi, gözünün önünde canlandır. 

Şimdi yavaşça gözlerini aç, Abidin Dino’nun otoportresinin detaylarına odaklan. Hangi renkler yoğunlukta kullanılmış? Bu renkler sana nasıl hissettiriyor? Sence ressamın kendisini resmetmek için bu renkleri tercih etmesinin sebebi nedir? 

Ressam, kendisini zihninde canlandırdığı şekilde mi çizmiştir, yoksa bir aynaya bakarak, yansımasını mı resmetmiştir? Peki neden böyle düşündün? 

Fırça darbeleri nasıl? Arka fonu ve figürü birbirinden ayıran sınırlara odaklan. Figür oturuyor mu? Ayakta mı? Beden postürü nasıl? Peki en belirgin ve belirgin olmayan uzuvları hangileri? 

Ressamın bu otoportre çalışmasında anatomik detaylar yerine duygusal ifadeyi ön plana çıkardığını görüyoruz. Figürün gözlerine ve bakışına odaklanabilir misin? Sence nasıl hissediyor? Bu his sana tanıdık geliyor mu? 

Eğer ressamla bir diyalog kuruyor olsaydın sana ne söylerdi? Elindeki fırça ile önündeki tuvale nasıl bir resim yapmayı düşünüyor olabilir? Kendini onun yerine koyduğunda, zihninde beliren renkleri, şekilleri, figürleri ve temaları hayal et. Çizeceğin resmin adı ne olurdu? 

Şimdi yeniden kendi bedenine dönebilirsin. Şu an bir aynaya bakıyor olsan, postürün nasıl gözükürdü? Belki derin bir nefes alabilir, esneyebilir, belki de parmak uçlarınla yüzüne ufak dokunuşlar yapabilirsin.

Artık galerideki içsel bakış deneyimini tamamladık. Deneyimine müze bahçesinde yer alan Anish Kapoor’un Çift ve Seyhun Topuz’un Kuzgun Acar’ın Anısına isimli eserleriyle devam edebilirsin. 
 

Müze Dışında - Sesli Rehber Metni

Şimdi ayaklarının yerle temasını fark et. Her nefesinde yere daha da sabitleniyor ve kökleniyorsun. 

Abidin Dino’nun otoportresinin detaylarına odaklan. Hangi renkler yoğunlukta kullanılmış? Bu renkler sana nasıl hissettiriyor? Sence ressamın kendisini resmetmek için bu renkleri tercih etmesinin sebebi nedir? 

Ressam, kendisini zihninde canlandırdığı şekilde mi çizmiştir, yoksa bir aynaya bakarak yansımasını mı resmetmiştir? Peki neden böyle düşündün? 

Fırça darbeleri nasıl? Arka fonu ve figürü birbirinden ayıran sınırlara odaklan. Figür oturuyor mu? Ayakta mı? Beden postürü nasıl? Peki en belirgin ve belirgin olmayan uzuvları hangileri? 

Ressamın bu otoportre çalışmasında anatomik detaylar yerine duygusal ifadeyi ön plana çıkardığını görüyoruz. Figürün gözlerine ve bakışına odaklanabilir misin? Sence nasıl hissediyor? Bu his sana tanıdık geliyor mu? 

Eğer ressamla bir diyalog kuruyor olsaydın sana ne söylerdi? Elindeki fırça ile önündeki tuvale nasıl bir resim yapmayı düşünüyor olabilir? Kendini onun yerine koyduğunda zihninde beliren renkleri, şekilleri, figürleri ve temaları hayal et. Çizeceğin resmin adı ne olurdu? 

Şimdi yeniden kendi bedenine dönebilirsin. Şu an bir aynaya bakıyor olsan, postürün nasıl gözükürdü? Belki derin bir nefes alabilir, esneyebilir, belki de parmak uçlarınla yüzüne ufak dokunuşlar yapabilirsin.
 

Esere Dair

Sanat tarihi boyunca otoportre, sanatçıların sıklıkla başvurduğu bir tema olmuştur. Sanatçıların otoportreleri, yaşamlarına, çevrelerine ve hatta ruh hallerine dair önemli ipuçları sunar. Özellikle Hollandalı ressam Rembrandt van Rijn’in (1606-1669) hayatı boyunca çeşitli malzemelerde gerçekleştirdiği sayısız otoportresi, kişisel ve içsel bir yolculuk olarak okunmuştur. Sanatçıların kendilerini betimlemelerinin arkasındaki olası sebepler sanat tarihinin başlıca sorularından birini oluşturmuştur, nitekim çoğunlukla ayna karşısında gerçekleştirilen, hatta sıklıkla tuvallerinin başında gösterildikleri bu sahneler aracılığıyla hayatlarının çeşitli evrelerini belgelerler. Kendi yüzleri aynı zamanda kolaylıkla erişebildikleri, istedikleri şekilde manipüle edebilecekleri malzemeyi sunmuştur. Abidin Dino’nun resmettiği gerçek ya da düşsel binlerce insan yüzü arasında, “özportre” adını verdiği yüzlerce otoportresi vardır. 

1933’te D Grubu’nun kurucuları arasında yer alan Dino, 1937’de Paris’e yerleştiğinde Pablo Picasso, Gertrude Stein, André Malraux, Tristan Tzara ve Jean Cocteau ile dostluklar kurmuştur. İkinci Dünya Savaşı sonrasında soyut sanatın çeşitlemelerinden oluşan Paris Okulu tarafından derinden etkilenmiştir, nitekim Otoportre isimli bu eseri, hızlı ve dağınık fırça darbeleri ve geometrik çizgileriyle Picasso’nun 1907 tarihli otoportresine benzerlik gösterir. 

Abidin Dino’nun resimleri de, Rembrandt’ın eserleri gibi, bir özyaşam öyküsü olarak okunabilir. Bunun en iyi örneği Acının Resimleri’dir. Zaman zaman önemli sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalan Dino, 1967 yılında geçirdiği ameliyatının ardından yüzden fazla deseninde çektiği acıyı resimlemiş ve otoportre tarzındaki çalışmalarını hayatı boyunca sürdürmüştür.