şakayıklar ve kadın

Seyhun Topuz

Kuzgun Acar Anısına

Müzede deneyimlemek için

 

 

 

Müzede - Sesli Rehber Metni

Müzede An’da içsel bakış deneyimine hoş geldin. 

Yavaşlama ve farkındalık prensiplerinden ilham alan "sanata yavaş bakış,” seni Modernizmin İzinde Türk Resmi sergisinde ve müzenin bahçesinde bireysel bir yolculuğa çıkaracak. Yaşayacağın deneyim, görsel sanata zaman ayırarak onu yargısız, meraklı ve açık bir zihinle izleyebilme ile ilgili. İçsel duygu ve düşüncelerini mevcut anda derinlemesine gözlemleme imkânı sunan bu çalışma, -1. kattaki galeri alanında devam ediyor. Eğer bu ses deneyiminin yoğun hissettirdiği kısımlar olursa, lütfen uzaklaşmak ve dinlenmek için rahat hissettiğin başka bir alana geçmekten çekinme. 

Hazırsan, başlayalım. 

Şu anda Fıstıklı Teras’tasın. Yüzünü Boğaz’a dönerek manzaraya bak. Manzaraya derinlemesine ve yavaşça baktığında daha önce fark etmediğin detaylar görüyor musun? Hoşuna giden veya seni rahatsız eden şeyler var mı? 

Dikkatini, Seyhun Topuz’un bu terasa özel heykeline çevirebilirsin. Bu soyut kompozisyonda, sert ve bükülmesi zor olan metal malzeme sanki hafif, biçim verilmesi kolay, esneyebilen bir kâğıt gibi, elle buruşturulmuş izlenimini veriyor. Sanatçının mümkün olmayan bir deneyimi mümkün kılması nasıl hissettiriyor?

Esere yaklaştığında ve uzaklaştığında, kompozisyonda nasıl şekiller beliriyor? Bazı durumlara ve duygulara uzaktan bakamadığımızda, içinde kaybolduğumuzu hissederiz. Bu eserde bütünü görebilmek için, ona nasıl bir mesafeden bakmayı tercih ediyorsun?

Heykelin duvarın arkasına taştığını fark ettin mi? Bu sana ne düşündürüyor? 

Sanatçı bu esere dair ilhamını Kuzgun Acar’ın Kuşlar – Soyut Kompozisyon eserinden almış. Şimdi karşındaki esere bir daha bak. Kuş imgesini gözünde canlandırabiliyor musun? Sana çağrıştırdıkları, hissettirdikleri nedir? Bir kuşun gökyüzünde süzülmesini hayal ederken bedenindeki hislerde bir değişim oluyor mu? Fark et. 

Belirsizliğin yarattığı huzursuzluğa tahammül edebilmek için, zaman zaman kontrol edemediğimiz durumları kontrol etmeye, değiştirmeye çalışabiliriz. Bu da içinde bulunduğumuz ruh halini daha da karmaşıklaştırabilir. Kendini böyle durumlarda bulduğun oluyor mu? Tıpkı sanatçının yaratıcı sürece güvendiğinde soyut ve belirsiz olanın bir forma dönüşmesi gibi, acaba değiştiremediğin olayları, durumları, insanları değiştirmeye çalışmak yerine, içinde uyandırdıkları duygulara kapılmadan belli bir mesafeden bakmayı deneyebilir misin? 

Şimdi dur ve derin bir nefes al. Bırakmayı istediğin tüm hislerini uzunca bir nefes vererek bıraktığını hayal et. Bir süre nefesinin doğal akışını izle, değiştirmeden, zorlamadan. 

Dikkatini çevrendeki seslere, doğaya ve kokulara yönlendirebilirsin. Gökyüzüne ve denize bak, kendine ayırdığın bu vaktin keyfini çıkar.

 

Esere Dair

Soyut heykeltıraş Seyhun Topuz, erken yıllarından itibaren Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki Klasisist yaklaşımın  dışında kalmış, heykelin imkan ve sınırlarını sorgulamıştır.  Malzeme ve teknik olarak bir tür “inşa” kültürüne daha yakın olan heykellerinde, klasik süreç ve malzemeleri reddetmiş, onun yerine, fiberglas ve demir gibi endüstriyel malzemeleri ve kaynaklama ve modelleme gibi endüstriyel teknikleri kullanmıştır. Kare, daire ve üçgen gibi yalın geometrik biçimlerle ve siyah, beyaz, sarı ve kırmızı renkleriyle çalışan Topuz’un pratiği, önce biçimi tasarlayıp daha sonra bu biçimin gerektirdiği malzemeyi araştırmak üzerine dayalıdır. 

1977’de tamamladığı tezinde Rus sanatçıların avangard örneklerini inceleyen Topuz, 1960lar sonrasında ABD sanat ortamında gündeme gelen ve endüstri ürünü malzemeleri ham haliyle kullanan minimalist heykelleri, New York’ta bulunduğu 1978-1980 ve 1983-1984 arasında daha yakından tanıma fırsatını bulmuştur. Tasarım ve yaklaşım olarak en yakın olduğu isimler soyut heykeltıraş Isamu Noguchi ve anıtsal  minimalist işleriyle tanınan Richard Serra olmuştur. 

Kuzgun Acar Anısına isimli bu heykel, Kuzgun Acar’ın 2016’da Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki Fıstıklı Teras’ta sergilenen Kuşlar-Soyut Kompozisyon (1967) eserinden yola çıkmıştır. Topuz, bakır bir levhaya şekil vererek oluşturulan eserin buruşturulup atılmış bir kâğıt görünümünde olmasını ve buradaki tezatlığı, değerli insanların yok sayılması olarak da yorumlanmaktadır. Önceden hazırlanmış bir eskizi takip etmeyen eserde aslında bir kuş kompozisyonu oluşturmayı tasarlamadığını, fakat çıkan sonucun eserin ismiyle bağdaşık olarak bir kuşu andırdığını belirtmiştir.