Müzede - Sesli Rehber Metni
Gözlerini eserin bir noktasına odaklayabilir veya dilersen gözlerini kapatabilirsin. Bırak kolların, bacakların zemine doğru ağırlaşsın. Rahatlatmak istediğin bir yer varsa oraya doğru nefesini yönlendir ve esne.
Dilersen şimdi dikkatini Hoca Ali Rıza’nın İstanbul eserine getirebilirsin. Resimde kullanılan renklere ve fırça darbelerine yakından bak.
Masmavi gökyüzü ve yemyeşil ağaçlar sana hangi mevsimi çağrıştırıyor? Bu manzaraya baktığında zihnine hangi düşünceler geldi? Zihninde hangi duygular var? Fark et.
Şimdi, resimdeki ahşap yapıya doğru yaklaş. Sence orada kimler oturuyor? Zaman bu mekânda nasıl geçiyor?
Bu resimde, Hoca Ali Rıza’nın sıklıkla resmettiği kahvehane sahnelerinden birini görüyoruz. Dönemin sosyal yaşamının vazgeçilmez bir parçası olan bu mekân, bugün senin için neresi olabilir? Soluklandığın, sakinlediğin, keyifli vakit geçirdiğin bu yeri hayal et ve bu duygunun bedenine yayılmasına izin ver.
Fiziksel özellikleri detaylandırılmadan karşımıza çıkan simitçi veya sandaldaki figürlerin sıradaki eylemleri acaba ne olabilir? Nereden gelmiş, nereye gidiyor olabilirler?
Şimdi derin bir nefes al ve ver. Bir önceki adımda derinlemesine incelediğin Ayvazovksi’nin Fırtına isimli eserinin sende uyandırdığı duyguları hatırla. Bu manzara resmine baktığında, o zaman hissettiklerinle arasında ne gibi farklılıklar var? Eğer bir farklılık hissettiysen, tüm bu duyguların gökyüzündeki bulutlar gibi gelip geçtiğini de gözlemlemiş olmalısın.
Hadi devam edelim.
Müze Dışında - Sesli Rehber Metni
Gözlerini eserin bir noktasına odaklayabilir veya dilersen gözlerini kapatabilirsin. Bırak kolların, bacakların zemine doğru ağırlaşsın. Rahatlatmak istediğin bir yer varsa, oraya doğru nefesini yönlendir ve esne.
Dilersen, şimdi dikkatini Hoca Ali Rıza’nın İstanbul eserine getirebilirsin. Resimde kullanılan renklere ve fırça darbelerine yakından bak.
Masmavi gökyüzü ve yemyeşil ağaçlar sana hangi mevsimi çağrıştırıyor? Bu manzaraya baktığında zihnine hangi düşünceler geldi? Zihninde hangi duygular var? Fark et.
Şimdi, resimdeki ahşap yapıya doğru yaklaş. Sence orada kimler oturuyor? Zaman bu mekânda nasıl geçiyor?
Bu resimde, Hoca Ali Rıza’nın sıklıkla resmettiği kahvehane sahnelerinden birini görüyoruz. Dönemin sosyal yaşamının vazgeçilmez bir parçası olan bu mekân, bugün senin için neresi olabilir? Soluklandığın, sakinlediğin, keyifli vakit geçirdiğin bu yeri hayal et ve bu duygunun bedenine yayılmasına izin ver.
Fiziksel özellikleri detaylandırılmadan karşımıza çıkan simitçi veya sandaldaki figürlerin sıradaki eylemleri acaba ne olabilir? Nereden gelmiş, nereye gidiyor olabilirler?
Şimdi derin bir nefes al ve ver. Bir önceki adımda derinlemesine incelediğin Ayvazovksi’nin Fırtına isimli eserinin sende uyandırdığı duyguları hatırla. Bu manzara resmine baktığında, o zaman hissettiklerinle arasında ne gibi farklılıklar var? Eğer bir farklılık hissettiysen tüm bu duyguların gökyüzündeki bulutlar gibi gelip geçtiğini de gözlemlemiş olmalısın.
Hadi, devam edelim.
Esere Dair
Hoca Ali Rıza’nın geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet yıllarını temsil eden manzara resimlerini belgesel niteliğinde değerlendirmek mümkündür. Kendisini bir peyzaj ressamı olarak tarif eden sanatçı, açık havada resim yapmanın önemine inanarak hayatı boyunca öğrencilerini de bu şekilde çalışmaya teşvik etmiştir. Hoca Ali Rıza Boğaziçi’nin bütün sahil köylerini ve tepelerini, yaşamı boyunca gezip gördüğü, yaşadığı her semti, köyü ve mahalleyi resmederek, İstanbul’u belgeleyen sanatçıların arasında ayrıcalıklı bir yer edinmiştir.
Dönemin kahvehanelerini ve içlerindeki eşyaları sıklıkla resmeden Hoca Ali Rıza, sosyal yaşantının vazgeçilmiş bir parçası olan kahvehane kültürünü tuvale taşımıştır. Üsküdar ve Boğaziçi kıyılarından betimlediği kahvehane kompozisyonları, en yoğun figür görülen eserleri arasında yer alır. Sanatçının kahvehaneleri tasvir etme yeteneği bu mekânlara olan görsel hakimiyeti sonucunda gelişmiştir, ki aynı yetkinlikle hayalden de çalıştığı bilinmektedir. “Hayali peyzaj”larını çoğu kez imzalarken “fikirden” veya “hayali” notunu düşmüştür. Özellikle sahil kahvehaneleri tasvirlerinin çoğu hayalidir, sanatçı göl ya da deniz sahilinde resmettiği yalı ve köşklerin önüne bir çardak veya çardaklı kahvehaneler yerleştirmiştir.
1922 tarihini taşıyan İstanbul, sanatçının şehrin çok sevdiği gökyüzünü, denizini, yeşilliğini ve kahvehanelerini betimlediği eserlerinden biridir. Bir peyzaj resmi olan İstanbul’da fiziksel özellikleri detaylandırılmamış insan figürleri mekâna yerleştirilmiş, böylece günlük yaşamdan bir kesit sunulmuştur. Denizde içinde kürekçileriyle seyir halindeki filika, tuvalin sol tarafındaki patikada yürümekte olan simitçi ve kolunu kahvehanenin çardağındaki balkona yaslamış figür, esere sessiz ve huzurlu bir hava vermektedir. Eserde betimlenen mekânın neresi olduğu bilinmemekle birlikte, Hoca Ali Rıza’nın hayali kahvehanelerinden biri olması muhtemeldir.